Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, AB'yi Gazze Şeridi'ndeki sivil nüfusu koruma çabalarını “iki katına çıkarmaya” çağırdı.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen geçen hafta İsrail'e yaptığı ziyareti savundu ve Avrupa Birliği'ne Gazze Şeridi'ndeki sivil nüfusu koruma çabalarını “iki katına çıkarma” çağrısında bulundu.
Von der Leyen, Strazburg'da Avrupa Parlamentosu üyelerine hitaben yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Dün gece yeni ve anlamsız bir trajedi hepimizi şok etti.” “El-Ahli hastanesinden gelen görüntüler dehşet verici ve üzücü. Sivillerle dolu bir hastaneyi hedef almanın hiçbir mazereti olamaz” dedi.
Leyen, “Bütün gerçekler ortaya çıkarılmalı ve sorumlular hesap vermeli. Bu trajik anda, sivilleri bu savaşın öfkesinden koruma çabalarımızı iki katına çıkarmalıyız.” dedi.
Avrupa Komisyonu Başkanı'nın 7 Ekim'deki Hamas saldırısına ve İsrail'in misillemelerine ilişkin söz ve eylemleri eleştirilere maruz kaldı. Eleştirmenler Leyen'i, kısıtlama ve uluslararası hukuka saygı ihtiyacını vurgulamadan İsrail'e sarsılmaz destek ifade etmesi nedeniyle kınamıştı.
Leyen'in Başbakan Binyamin Netanyahu ile görüştüğü İsrail ziyareti de bu eleştirileri artırdı. Ertesi gün von der Leyen, “İsrail'in uluslararası insancıl hukuka tam uyum içinde kendisini Hamas teröristlerine karşı savunma hakkını” destekleyen kısa bir açıklama yaptı.
Kriz sırasındaki tutumunu savunan Leyen, “İsrail'le dayanışma içinde olmakla Filistinlilerin insani ihtiyaçlarına yanıt vermek arasında hiçbir çelişki yok” dedi.
Von der Leyen milletvekillerine hitaben yaptığı konuşmada, kalkınma fonlarının acilen gözden geçirilmesi gerektiğinin altını çizerek, “AB fonları hiçbir zaman Hamas'a veya herhangi bir terör örgütüne gitmedi. Asla gitmeyecekler.”
Leyen, “Hamas'ın yaptığının Filistin halkının meşru talepleriyle hiçbir ilgisi yok” dedi.
“Barış tek başına gelmeyecek”
AB dış politika sorumlusu Josep Borrell de oturumda Orta Doğu konulu konuşma yaparak, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik askeri saldırısına Leyen'den daha eleştirel bir duruş sergiledi.
Borell, “Tüm diğer haklar gibi meşru müdafaa hakkının da sınırları vardır. Bu durumda, uluslararası hukukun ve özellikle uluslararası insani hukukun belirlediği sınırlar vardır. Bir trajediyi kınamak, diğerini kınamamıza engel olmamalıdır.” dedi. .