
HABER MERKEZİ
Oluşturulma tarihi: 27 Ekim 2025 16:27
Avrupa Uzay Ajansı (ESA) bu kez Dünya'da değil Güneş'te bir felakete hazırlanıyor. Almanya'nın Darmstadt kentinde haftalarca süren tatbikatlarda uzmanlar, gezegenimizi vurabilecek güçlü bir güneş fırtınasının etkilerini simüle etti. Amaç, böyle bir olay meydana geldiğinde küresel sistemlerin çökmesini önlemek ve insanlığa mümkün olduğu kadar uzun bir “uyarı süresi” vermektir.
Güneş fırtınaları, yıldızımızın yüzeyinden milyarlarca ton gaz ve tozun uzaya fırlatılmasıyla meydana gelir. Bu devasa plazma bulutları saatte 3,2 milyon kilometreye varan hızlarla Dünya'ya ulaşıyor ve manyetik alanı sarsıyor. Sonuç olarak, güzel Kuzey Işıkları gökyüzünde görünse bile, etkinliğin maliyeti yüksek olabilir: uydu sistemleri, iletişim ağları, GPS bağlantıları ve elektrik şebekeleri kolaylıkla devre dışı bırakılabilir.
BİR BAŞKA CARRINGTON DAVASI MI?
Bilim adamlarının en çok korktuğu senaryo, 1859'daki Carrington Olayı'nın tekrarlanmasıdır. O yıl meydana gelen olağanüstü patlama, Kuzey Işıklarını Orta Amerika'ya getirmiş ve o dönemin telgraf sistemlerini yakmıştır. Bugün yaşanacak benzer bir olay, elektronik cihazlara bağımlı bir dünyada çok daha yıkıcı olacaktır.
ESA uzmanı Thomas Ormston'a göre böyle bir durumda “iyi” bir çözüm yok. “Yapabileceğimiz tek şey uyduları korumak ve hasarı en aza indirmek” diyor.
ESA tatbikatı, X45 sınıfı güneş patlamasına dayanan bir senaryoya dayanıyordu. Bu tür bir patlama Dünya'ya ulaştıktan yaklaşık 8 dakika sonra GPS, radar ve iletişim sistemlerini bozabilir.
ÜÇ DALGA AFET
ESA'nın simülasyonuna göre Güneş'ten gelen ilk radyasyon dalgası göz açıp kapayıncaya kadar etkisini gösteriyor. Daha sonra 10 ila 20 dakika içinde ikinci bir proton, elektron ve alfa parçacıkları dalgası gezegene çarpıyor. Bu, uydu elektronik sistemlerini yakabilir.
Ancak asıl yıkım üçüncü dalgada yaşanıyor: Güneş'ten gelen koronal kütle püskürmesi (CME), saatte yaklaşık 2 bin kilometre hızla Dünya'ya ulaşıyor ve devasa bir jeomanyetik fırtına yaratıyor. Bu arada, Dünya'daki gözlemciler hala auroraları görebilse de, elektrik şebekelerinin çökmesi ve uyduların yörüngeden sapması kaçınılmaz hale geliyor.
ESA'nın uzay hava durumu modelleri koordinatörü Jorge Amaya şöyle diyor: “Böyle bir fırtına meydana gelirse atmosferik yoğunluk %400 artabilir. Bu hem çarpışma riskini hem de uyduların yakıt tüketimini ciddi şekilde artırır. Alçak yörüngedeki uydular kısmen korunabilir ancak Carrington seviyesinde hiçbir uzay aracı güvenli olamaz.”
GÜNEŞ UYARISI DÖNEMİ BAŞLIYOR
ESA tarafından gerçekleştirilen tatbikat, ilk kez Uzay Meteoroloji Ofisi ile ortak bir kriz simülasyonunu da içeriyor. Kurum ayrıca Dağıtık Uzay Hava Durumu Sensör Sistemi (D3S) projesiyle uzaydaki hava olaylarını anlık olarak izleyebilecek yeni bir sensör ağı oluşturuyor.
Bir diğer temel adım Virgil misyonudur. 2031'de başlatılması planlanan bu görev, Güneş'i “yan açıdan” gözlemleyecek. Böylece patlamalar Dünya'ya doğru ilerlemeden tespit edilebilecek ve mühendislerin önlem alması için gereken süre ilk kez saatlerden günlere çıkacak.
ESA'dan Ormston, “Tatbikat sırasında sistemlerimizin sınırlarını zorladık. Ama başardık. Bu, gerçek bir kazanın meydana gelmesi durumunda hazırlıklı olabileceğimizi gösteriyor” diyor.
Türkiye'deki OLASI ETKİLER
Uzay hava olayları sadece Avrupa'yı değil Türkiye'yi de doğrudan etkileyebiliyor. Güneş fırtınaları sırasında Türkiye'nin elektrik şebekesi, iletişim altyapısı ve GPS tabanlı sistemleri de risk altındadır. Uzmanlar, özellikle enerji nakil hatlarına ve uydu navigasyonuna bağımlı sektörlerin bu tür olaylara karşı ülke çapında tatbikatlar planlaması gerektiğine dikkat çekiyor.
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Gözlemevi'nden yapılan açıklamaya göre Türkiye, ESA ve NASA'nın uzay hava durumu gözlem ağlarıyla da veri alışverişinde bulunuyor. Bu sayede olası bir güneş fırtınası durumunda ülke genelinde zamanında uyarı verilmesi mümkün olacak.
Güneş fırtınalarının artık “göksel bir olay” olarak değil, jeopolitik ve teknolojik bir tehdit olarak görülmesi gerektiği fikri güç kazanıyor.
