Müdafa sanayisine yönelik AR-GE emek harcaması yürüten kuruluşların iş birliğiyle bu alandaki emekler ivme kazanacak.
Ulusal Müdafa Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, Müdafa ve Havacılık Endüstri İmalatçıları Derneği destekleri ile ODTÜ-BİLTİR Merkezi tarafınca meydana gelen 10. Müdafa Teknolojileri Kongresi (SAVTEK), ODTÜ Kültür Kurultay Merkezi’nde başladı.
Müdafa ve Havacılık Sanayii İmalatçılar Derneği (SASAD) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Uğur Coşkun, kongrenin açılışında yapmış olduğu konuşmada, SAVTEK 2022 Kongresinde Türk Silahlı Kuvvetleri, üniversiteler ve sektör temsilcilerinin bir araya gelmesiyle müdafa teknolojilerindeki son gelişmelere ışık tutulacağını, geleceğe yönelik önerilerde bulunulacağını söylemiş oldu.
Müdafa teknolojilerinin gelişmesi ve kullanımının yaygınlaşmasının müdafa sanayisindeki ihracat hedeflerinin gerçekleşmesi için oldukça mühim bulunduğunu vurgulayan Coşkun, 2021’de 3,2 milyar dolar olan ihracatın 2022’de 4 milyar dolara çıkmasının hedeflendiğini belirtti.
Akademi, kamu ve {özel sektör} arasındaki iş birliğinin geliştirilmesinin SAVTEK 2022 Kongresini öteki etkinliklerden ayıran mühim bir husus olduğuna değinen Coşkun, bu iş birliğinin gelecek yıllarda gelişmeye devam etmesinin müdafa sanayisindeki hedeflerin gerçekleşmesi için ehemmiyet taşıdığını kaydetti.
“Bundan Sonrasında Yokuş Daha Dik”
Ulusal Müdafa Bakanlığı Teknik Hizmetler Genel Müdürü Tümgeneral Hüseyin Duman, Türkiye’nin müdafa sanayisinde kendi gücüne dayanması icap ettiğini yaşayarak öğrendiğini söylemiş oldu. Duman, bundan dolayı silahlı kuvvetlerin gereksinim duyduğu her türlü tabanca, araç-gereç ve mühimmatın ulusal ve yerli müdafa sanayisinden temin edilmesini öneminin giderek arttığını beyan etti.
Dost görünümlü bağlaşık ülkelerden müdafa gereksinimlerine yönelik tedarikte zorluklar yaşanmaya devam edildiğini dile getiren Duman, Türk Silahlı Kuvvetlerinin gereksinim duyduğu eleştiri sistem, araç-gereç ve teknolojilerin azami seviyede yurt içinden karşılanması ve yurt dışına bağımlılığın azaltılması maksadıyla yürütülen çalışmalarla bu alandaki yerlilik ve millilik oranının yüzde 80’lere ulaştığına işaret etti. Duman, gelinen aşamanın mühim fakat yolun hala uzun ve bundan sonrasında yokuşun daha dik bulunduğunun gözden kaçırılmaması uyarısında bulunmuş oldu.
Hüseyin Duman, “Ülkemiz için yetkin bir mühendislik altyapısı ve emsalsiz tasarım kabiliyetinin kazanılması kaçınılmaz hale gelmiştir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin gereksinim duyduğu her türlü müdafa ürününün azami seviyede yerli ve ulusal müdafa sanayisinde karşılanmasını Türk Silahlı Kuvvetleri, endüstri ve üniversite üçlüsünün içinde uyumun sağlanmasına borçluyuz.” dedi.
Engeller AR-GE İle Aşılacak
Cumhurbaşkanlığı Müdafa Sanayii Başkan Yardımcısı Mustafa Murat Şeker, Türkiye’nin jeopolitik olarak zor bir coğrafyada bulunduğuna işaret ederek, Türkiye’nin bu istikrarsızlık ortamında bir sulh adası olabilmek, istikrarı sağlayabilmek için müdafa sanayisinde kuvvetli teknolojilere haiz olması icap ettiğini söylemiş oldu.
Başkanlık olarak bir yol haritası çerçevesinde Türk müdafa sanayisini geliştirmek için çalıştıklarını özetleyen Şeker, inşa ettikleri piramidin temelinde de üniversiteler ve araştırma müesseselerinin yer aldığını belirtti. Şeker, akademisyenlerin yapmış olduğu çalışmaların, sunulan bildirilerin müdafa sanayisindeki gelişime mühim katkı yaptığını altını çizdi.
Müdafa sanayisinin gelişimi için bütüncül AR-GE emek harcamaları yaptıklarını özetleyen Şeker, bu sayede eleştiri teknolojilere haiz olarak ihtimaller içinde engellerden kurtulmayı amaçladıklarını dile getirdi.
Ulusal Müdafa Bakanlığı, Endüstri ve Teknoloji Bakanlığı ve TÜBİTAK ile Müdafa Endüstri Başkanlığı olarak bir iş birliği protokolü imzaladıklarını bildiren Şeker, şunları kaydetti:
“Bundan sonraki AR-GE çalışmalarımızı eş güdüm içinde 3 kurum beraber yürüteceğiz, ilk toplantısını yaptık, ikinci toplantısını da önümüzdeki dönemde yapacağız. Bunun vatanımızda yapılacak müdafa sanayisi ile ilgili AR-GE çalışmalarına ivme kazandıracağına inanıyorum.
Kuvvetli olmak, bu coğrafyada var olmak kuvvetli bir silahlı kuvvetlerden geçiyor. Silahlı kuvvetlerimizin kuvvetli olması için de onu kendi sistemlerimizle desteklememiz gerekiyor. Kendi sistemlerimiz olmadığı süre dışarıdan aldığımız yabancı sistemle ne kadar operasyon yapabiliriz, orası bir sual işareti. Ambargoları bir tarafa bırakıyorum fakat onları ne kadar etkin kullanabileceğimiz de bir sual işareti. Son zamanlarda yaptığımız, direkt ya da dolaylı olarak parçası olduğumuz bazı operasyonlar bizlere bunu gösterdi. Sahada kendi firmalarımızın geliştirdiği sistemleri oldukça daha rahat kullanabildiğimiz, bir tek kullanmakla kalmadığımız, hem de sahadan gelen geri bildirimleri oldukça süratli sürede hayata geçirip düzeltmeleri yapmış olup tekrardan sistemleri sahaya verdiğimiz bir süreç yaşadık. Burası da oldukça mühim bir kazanım oldu.”
ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Verşan Kök de başta müdafa sanayisi olmak suretiyle günümüz teknolojilerinin nitelikli insan gücü gerektirdiğini söylemiş oldu.
ODTÜ olarak bu sürece destek olduklarını ifade eden Kök, son dönemde ODTÜ’nün sanayiyle iş birliğinin arttığını bildirdi.
Kök, üniversite olarak müdafa sanayisine verdikleri desteklerden ve emek harcama alanlarından bahsetti. Bilhassa müdafa sanayisinde dışa bağımlılığı azaltacak yerli ve ulusal teknolojilerin geliştirilmesi amacıyla ODTÜ Teknokent’te çalışmaların devam ettiğini dile getiren Kök, ülkeye tam bağımsız siber güvenlik sağlamak için de emek harcama yaptıklarını kaydetti.
Yoruma kapalı.