Kömür Denizi Akıllıca Kullanılıyor Mu? Çevreyi Korumak için Teknoloji Yatırımı Yapmak Şart. – Elbistanin Sesi

90’lı yıllarda, termik santralini gezerken uçsuz bucaksız kömür denizi ile karşılaşınca şaşkınlıklar içinde kalmıştım. Hayranlıkla simsiyah ışıl ışıl çıkan kömürden gözümü alamamıştım.
Bugün ise ortalama 22 yıl sonrasında her gece kurnazca sızarak burnumun direğini kıran, nefesimi kesen bir kokuyla yatıyorum. Sabah ilk işim, balkonun simsiyah zemini suyla yıkamak. Evin içini silince bile siyah su oluyor.
İlk kere bu kadar uzun kaldığım Elbistan’da beni bu denli rahatsız edecek şekilde hava kirliliği emin olun beklemiyordum… Geceleri sanki ağır bir metali yakmışçasına yayılan koku hakikaten ailece hepimizi rahatsız ediyor. Kim bilir alışık değiliz. Akşamları bahçe de söyleşi ettiğimiz komşular alışık bu duruma. Demek ki uzun süredir bu kokuyla yaşıyorlar.
Elbet, sizlere, koku termikten geliyor, yok tarlaları yakıyorlar yok şu, yok bu diye yorum yapmayacağım. Koku nereden geliyor, emin olun bilmiyorum. Gazetelerden okuduğum, vatandaşlardan duyduğum Elbistan’ın hava kirliliğinin her insanın dilinde olduğu..
Bu bağlamda Elbistan’da sebepleri fazlasıyla bilimsel niteliği olan araştırma ve çözümü için de ciddi ARGE ve teknolojik yatırım gerektirecek somut bir hava kirliliği var. Orman ise bana gore kafi düzeyde değil.
Elbet enerjiye ihtiyacımız var. Tüm dünyanın enerjiye ihtiyacı var. Enerjiden caymak mümkün olmayacaktır. Sadece geçmişte bir üniversitenin ARGE ofisinde uzun seneler çalışan biri olarak farkındalık yaratmak için gazeteci kimliğimle şu soruları sorayım:
– Kömür zekice kullanılıyor mu? Kısaca yerli kömürümüzün verimliliği için iyi mi bir ARGE emek harcaması var. Kömür, çevreci ve maksimum verimle mi, kullanılıyor
– ARGE emek harcaması ve patent taraması ciddi bir halde yapılmış oldu mu? Dünya’da bu mevzuda ne tür emek harcamalar var, emekleri devamlı takip eden teknoloji ekibi var mı ?
– Emisyonu azaltacak yeşil mutabakat sürecine uygun ne yapılıyor?
– Gaz, kükürt, karbondioksit şeklinde santrallerin çevreye verdiği ziyanı azaltacak iyi mi bir ARGE emek harcaması yapılıyor. Bu mevzuyla ilgili beraber çalışılan üniversite, partner bir teknoloji şirketi var mı?
– Hibrit yatırım düşünülüyor mu?
Ez cümle, ilgili Bakanlıkların emekleri, komisyonları, çabaları muhakkak vardır. Şunu da oldukca iyi biliyorum ki, ARGE, teknoloji işleri seneler devam eden oldukca emek, data, inovasyon gerektiren işler. Oldukca çalışmak, oldukca düşünmek gerektiren uzun soluklu emek harcamalar. Kısaca bu işler kolay olmayan çözümü de uzun seneler alan işler.
Sadece şu kadar kısa sürede gözlemlerimle yaşadıklarımdan yola çıkarak tabiatın korunması için ciddi bir ARGE yatırımı gerektiği kanaatimi duyarlı bir yurttaş olarak sizlerle paylaşmak istedim. Eğer devam eden ARGE ve teknoloji emekleri var ise da bunların hızlandırılması gerekiyor.
Elbistan’daki su yatağı mevzusuna ise asla değinmiyorum. Zira su kenarlarına meydana getirilen oldukca kattan oluşan binaları görünce yeterince üzüldüm.
Sözlerimi özlemle çocukluğumdaki ve hatta annemin çocukluğundaki anlatımıyla Elbistan’ı betimleyerek tamamlamak isterim:
“Bal’dan daha tatlı kayısı, dut, kirazlar kendini gösterirdi meşhur Ceyhan Nehri’nin başlangıç yeri olan kaynak su Pınarbaşı Havzasında.…
Vadinin derhal altındaki aden bahçeleri misali ince kumun arasından sivrilmiş keskin kokulu yosunların olduğu geniş ve derin su havzasından sular kaynardı. Havzanın her bir köşesinde naturel kuvars taşları çağrıştıran insan eliyle örülmüş minik havuz keseciklerinin her bir yanından soğuk su fışkırır, gelincikler su kenarlarını örterdi. Zifiri karanlıkta, Şar ve Nurhak Dağlarının ortasındaki derin vadideki elmaların üstüne gözleri kamaştıran ay ışığı yansırdı. Havayı her daim misler şeklinde çiçek ve yosun kokusu sarardı. Ceyhan’da hanımefendilerin tokaçla yıkadıkları çamaşırlar bembeyaz olur, su gürül gürül akardı.”
Yoruma kapalı.